Beykoz Belediyesi’ndeki yolsuzluk ağının detayları açıklandı. Kimler var, kimler…

07.06.2025- Beykoz Belediyesi’ne yönelik “ihaleye fesat karıştırma” soruşturması tamamlandı. İddianamede Başkan Alaattin Köseler’in kurduğu örgütsel yapıyla birlikte, özel kalemden müdürlüklere, korumalardan şoförlere kadar pek çok belediye çalışanı ve aralarında akrabalık ve ortaklık bağı bulunan firma temsilcileri aracılığıyla milyonluk kamu kaynağı, danışıklı ihalelerle buharlaştırıldı.
Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen fezleke sonrası İstanbul Anadolu 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan kamu davasında mahkeme iddianameyi kabul etti. Mahkemece hazırlanan tensip zaptında tutuklu şüphelilerden Başkan Alaattin Köseler, Veli Gümüş, Metin Ülgey ve Fidan Gül’ün de aralarında olduğu 14 şüphelinin tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken 11 şüpheli ise adli kontrolle serbest bırakıldı. Yoğun sanık sayısı nedeniyle duruşmaların da 2-3-4 Eylül 2025 tarihlerinde yapılması kararlaştırıldı.
SİSTEMATİK YOLSUZLUK İDDİASI
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan kapsamlı iddianame, Beykoz Belediyesi’nde yıllardır sürdürülen sistematik yolsuzluğu gözler önüne serdi.
Soruşturma kapsamında, iddiaya göre 22 Kasım 2024’ten itibaren Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in kurduğu bir yapı içerisinde, Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş ile Özel Kalem Personeli Metin Ülgey’in yönlendiriciliğinde çok sayıda belediye personelinin ve firma temsilcisinin organize biçimde hareket ettiği belirlendi. Bu yapının belediyedeki mal ve hizmet alımlarında ihale süreçlerini kendi lehlerine manipüle ettikleri, kamu kaynaklarını kişisel menfaatleri doğrultusunda yönlendirdikleri ifade edildi.

KAĞIT ÜSTÜNDE İHALE, GERÇEKTE DANIŞIKLI ALIM
İddianamede en dikkat çekici bulgulardan biri, birçok mal ve hizmet alımının “açık hesap” olarak yapılıp evrakların sonradan hazırlanması oldu. Normal şartlarda ihale, sözleşme, teslim ve ödeme aşamalarından oluşması gereken süreçlerin büyük bölümünün sadece belgeler üzerinde oluşturulduğu, gerçekte ise bu adımların işletilmediği tespit edildi. Savcılık, bu yöntemin özellikle doğrudan temin alımlarında kullanıldığını, alımların fiili olarak yapıldıktan sonra, geriye dönük olarak ihale yapılmış gibi gösterildiğini ve bu şekilde kamunun aldatıldığını kaydetti.

FİRMALAR ARASINDA ORGANİK BAĞ
Soruşturmada adı geçen firmalar arasında çok sayıda organik bağ bulunduğu belirlendi. Tekba ve BMG firmalarının aynı adreste faaliyet gösterdiği, yöneticilerinin aynı kişiler olduğu, çalışanlarının zamanla şirketler arasında yer değiştirdiği saptandı. Benzer şekilde, Emir Gıda ve Develi firmalarının da Saray/Tekirdağ’da aynı adreste faaliyet gösterdikleri, yöneticilerinin akraba oldukları ve bazı durumlarda kendilerini aynı firmanın çalışanı olarak tanıttıkları ortaya çıktı.

ACT, Mali Gıda ve Foodlandist firmaları arasında da benzer bağlantılar bulunurken, vekaletname veren ortak kişilerin aynı olduğu, bazı araçların firmalar arasında el değiştirdiği tespit edildi. Bu bağlantılar üzerinden yapılan alımlarda gerçek bir rekabetin olmadığı, sadece isim değişikliğiyle danışıklı teklif sunulduğu belirtildi.

STOK KAYITLARINDA GÖRÜNMEYEN 17 MİLYON LİRA
İddianamede yer alan bilgilere göre, doğrudan temin alımlarında kamu zararı açık biçimde ortaya kondu. 35 alım sadece Emir Gıda firmasından yapılırken, 30’unda Tekba, 24’ünde ÇMK, 8’inde BMG ve 5’inde Develi firmaları yan teklif sundu. Bu süreçte 263 bin 550 TL kamu zararı net olarak tespit edildi.

Ancak stok kayıtlarında görünmeyen ürünlerin toplam bedelinin 17 milyon 789 bin TL olduğu, bu rakamın kamu zararının çok daha büyük boyutlara ulaşabileceğini gösterdiği ifade edildi. Ayrıca firmaların teklif verdiği bazı alımlarda ürünlerin fiilen teslim edilmediği, bazılarında ise teslim edilen ürünlerin tonajı ile fatura tutarları arasında orantısızlık olduğu vurgulandı.

PAZARLIK USULÜ İHALE
Soruşturma kapsamında yalnızca doğrudan temin alımları değil, pazarlık usulüyle yapılan ihalelerde de usulsüzlük tespit edildi. Aynı firmaların tekrar tekrar davet edilerek ihalelere katıldığı, faaliyet alanı ihale konusu ile ilgisi olmayan şirketlerden teklif alınarak yaklaşık maliyetin belirlendiği ortaya çıktı. Teklif veren firmalar arasında açıkça görülen bağlar neticesinde bu sürecin şeffaflıktan ve rekabetten uzak biçimde yürütüldüğü belirtildi.
FATURA YOK ÖDEME VAR
Bazı ihalelerde faturaların, muayene ve kabul tutanaklarının, taşınır işlem fişlerinin dahi bulunmadığına dikkat çekilen iddianamede, buna rağmen ödemelerin eksiksiz yapıldığı vurgulandı. Hatta kimi mal ve hizmetlerin teslimatı, ihale süreci tamamlanmadan yapıldığı, belgelerin daha sonra “ihale yapılmış gibi” hazırlandığı açıklandı. Bu durumun sistematik hale getirildiği ve tüm sürecin gerçekte işlenmeyip sonradan “kılıfına uydurularak” tamamlandığı değerlendirildi.
HEP AYNI FİRMALAR
İddianameye göre 2024 yılına ait ihalelerin çoğunun aynı firmalar üzerinden yürütüldüğü bilgisi de yer aldı. 6 adet pazarlık usulü ihalenin 4’ü İnci İklimlendirme, 2’si Retro Yapı firmalarına verildi. Aynı firmalar doğrudan temin süreçlerinde de aktif rol oynadı. Yaklaşık maliyet tespitinde hep bu firmalardan teklif alındı ve yine bu firmalar ihaleye davet edildi. Böylelikle kamu kurumlarının “en uygun fiyat ve kaliteyi sağlayacak rekabet ortamı oluşturma” ilkesi tamamen rafa kaldırıldı.

İddianamede açık ihale usulüyle yapılan 2 ayrı ihaleye dair de çarpıcı tespitler yer aldı. Özellikle ödeme süresinin 180 gün gibi uzun tutulması, teslimatın ertesi gün yapılmasının zorunlu tutulması gibi şartların, sadece belediye ile önceden anlaşan firmaların bu riskleri göze alabileceği şekilde düzenlendiği ifade edildi.